Geçtiğimiz haftalarda bir davete katıldım.
Bölgemizin başarılı iş adamlarından birisine “30 yıllık bir aile şirketine sahipsiniz, bu kadar büyük bir operasyonu nasıl başarılı bir şekilde yönetebiliyorsunuz?” diye soruldu.
İş adamı, bir hikaye ile soruyu yanıtladı.
Çok hoşuma gittiği için paylaşmak istedim.
“
Bir zamanlar iki kardeş varmış.
Büyüğünün adı Halil, küçüğünün adı İbrahim imiş.
Halil, evli ve çocuklu, İbrahim ise bekarmış.
Bu iki kardeşin ortak bir tarlaları varmış. Ne ekerlerse hasat zamanı paylaşırlarmış.
Birisi çuvalı doldururken, sırası ile diğeri çuvallarını taşırmış.
İbrahim, çuvalları doldururken, “Ağabeyim evli, çocuklu. İhtiyacı vardır” diye düşünüp kendi payından abisinin çuvallarına hep fazla koymuş.
Halil, çuvalları doldururken, “Kardeşim bekardır, ev kuracak, düzen kuracak. İhtiyacı olacak” diye düşünüp kardeşinin çuvallarına hep fazla eklemiş.
Kardeşlerin bu güzel tutumu, buğdaylarındaki bereketi arttırmış. Günlerce taşımışlar ama buğdayları bitirememişler.
Ambarları dolmuş taşmış.
Buna “Halil İbrahim Bereketi” denmiş.
”
Sonuna kadar katılıyorum, daha iyi anlatılamazdı !
Tüm ortaklıklar, kardeşlikler ve işbirlikleri bu şekilde olmalıdır.
En güzeli herkesin kazandığı, herkesin birbirini düşündüğü zaman ortaya çıkar.
Sen işlerini iyi niyetle yap, Allah bereketini artıracaktır.
Sevgi ile.