İnsanın en kötü yönlerinden biri olgunlaştıkça daha katı ve kuralcı hale gelmesi sanırım.
Yaşadıkça ve öğrendikçe yeni davranışlar ve kendimize özel bir kimlik oluştururuz.
Ancak bir kimliğe ne kadar sıkı tutunursak o kimliği aşıp büyümek o kadar güçleşir. İnsanın kimliği üzerinde kafa yorma ve gözden geçirme işlemlerini devamlı yapması gerekir.
Kimliğimizi oluştururken esnek bir şekilde tanımlama yapmamız önemlidir.
Birkaç örnek;
Ben bir CEO’yum anlayışı hatalıdır. Ego içerir. CEO’luktan düşersen seni yıpratır. Yerine ben bir şeyleri kuran ve yönetebilen bir insanım daha doğru bir kimlik tanımıdır. Pozisyonun değişse bile bu bakış açısı yaşamaya devam eder.
Ben bir sporcuyum anlayışı hatalıdır. Sakatlanabilirsin, o zaman oluşturduğun kimlik ile bir bağın kalmaz, bu seni üzebilir. Ancak ben fiziksel zorlukları seven birisiyim daha doğru bir bakış açısı oluşturur.
Ben bir girişimciyim anlayışı hatalıdır. Girişimini kaybedebilirsin, ya da başka olumsuzluklar yaşabilirsin. Ben insanlara hizmet etmeyi seven birisiyim daha doğru bir bakış açısı sağlar. Nerede olursan ol geçerlidir.
İnsanların emekli olduklarında, ya da boşa düştüklerinde depresyona girmelerinin nedeni kimlik bunalımıdır. Hayatı boyunca oturan kimlik bir anda geçersiz hale gelince insan bocalar.
Daha esnek, daha yumuşak bir kimlik tanımı daha doğru bir bakış açısı verir.
Hatta bu seni öğrenci seviyesine geri çeker. Esnek bir kimlik tanımladığında öğrenmen gereken sonsuz bir kaynak olduğunu da kabul etmiş olursun.
Ego'yu yok etmiş olursun.
Bu konu ile ilgili ünlü bir Çin filozofu şöyle der.
İnsan yumuşak ve esnek doğar,
Ölünce kaskatı ve serttir.
Bitkiler yumuşak ve bükülebilir doğar,
Ölünce kırılgan ve kurudurlar.
Yani her kim sert ve katı ise ölümün mürididir.
Her kim yumuşak ve uysal ise yaşamın mürididir.
Sert ve katı olan kırılır.
Yumuşak ve esnek olan galip gelir.
- LAO TZU
Sevgi ile.