Girişimcinin en değerli kaynağı müşterisidir.
Eğer bir ürün ya da hizmet geliştirmek istiyorsak, hedef müşterilerimizi çok iyi anlamamız gerekir. Yoksa daha başlamadan sonu hazırlamış oluruz.
Çevremde bir araya gelen yazılımcı arkadaşların "Şöyle bir şey olsa ne güzel olur, ne güzel bir fikir, hadi yapalım" diye yola çıktığını çok görüyorum.
Genelde bu tür hikayelerin sonu üzücü bitiyor. Boşuna zaman ve enerji kaybı oluyor.
Senin ihtiyaç olarak gördüğün bir şey gerçekte öyle olmayabilir, ya da farklı bir yaklaşım ile zaten çözüme kavuşmuş olabilir.
Bu konuya güzel bir örnek Datadog.
Datadog, 2 milyar dolar ARR’a sahip bir girişim.
Firmanın CEO’su Olivier Pomel’in bu anlamda çok güzel bir örneği var. İkisi de mühendis olan ortaklar şirketlerini kurduklarında hiç kod yazmamışlar. 6 ay boyunca hedef müşteri ve kullanıcı adayları ile görüşüp, onlardan ihtiyaçları öğrenmişler. Sahada neler çalışıyor, insanlar nelerden şikayetçi detaylı şekilde anlamışlar.
Olivier özellikle uygulamalarını kullanıp bırakan müşterilerden öğrendiklerini hiç bir yerden öğrenemediğini belirtiyor.
Kesinlikle katılıyorum.
Bir yerde müşteriden kötü bir haber var ise orada mutlaka öğrenme fırsatı vardır. Hele ürününüzü beğenmeyen ve sizi bırakacak olan bir müşteri, yeni şeyler öğrenmek ve kendinizi geliştirmek için inanılmaz ölçüde değerlidir. Onlara sahip çıkın.
Müşteriler en iyi öğretmenlerdir.
Onları sadece ödeme yapan kuruluşlar olarak görmemek gerekir. Onları, bize gerçek ihtiyaçları öğreten, nelerin çalıştığını, nelerin çalışmadığını, hangi geliştirmelerin yapılmasının mantıklı olduğunu bize gösteren öğretmenler olarak ele almak gerekir.
Öğretmenlerimizi ne kadar iyi dinlersek ve anlarsak, o kadar ileri gideriz.
Sevgi ile.