Bazen aklımıza çok iyi fikirler gelir.
Ama sonra o fikir sessizce bir köşeye çekilir. Çünkü biz onu korkularımızla birlikte gömeriz.
Fikir dediğin şey, tek başına bir anlam taşımaz.
Kafanda dönüp durur, o kadar. Asıl mesele, onu hayata geçirecek cesareti bulmaktır.
Peki neden korkarız? Neden harekete geçemeyiz?
Çünkü erteliyoruz.
Her şey tam olsun istiyoruz. Uygun zaman gelsin, kafamız rahat olsun, içimize sinsin… Ama dürüst olalım: Hiçbir zaman tam anlamıyla “hazır” hissetmeyeceğiz. Çünkü hayat hep bir şekilde belirsizdir.
O yüzden “yarın”, “sonra”, “haftaya” gibi kelimeler fark etmeden bizi geride tutar. Bugün dışında her kelime, aslında ertelemenin başka bir halidir.
Ve işin kötüsü, ertelediğimiz her şey zamanla gözümüzde büyür. Korkular artar, içten içe kendimize olan güvenimiz azalır.
Oysa bir adım atınca, işler değişir. Aksiyon, korkuyu azaltır. Güveni artırır.
Her adım, bir sonrakini daha kolay kılıyor.
Eğer içinde bir şey kıpırdanıyorsa, bekleme.
Benjamin Franklin’in dediği gibi:
“Erteleyebilirsin, ama zaman seni beklemez.”
Bugün başla.
Küçük de olsa bir adım at. Çünkü sen bir adım atmadıkça hiçbir şey değişmeyecek.
Sevgiyle.